top of page
Ara

KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA DAVASI - HUKUKİ EL ATMA DAVASI VE FİİLİ EL ATMA DAVASI

  • Yazarın fotoğrafı: avemininci
    avemininci
  • 26 Şub
  • 7 dakikada okunur

Kamulaştırmasız el atma davası, devlet veya kamu kurumları tarafından, mülkiyet hakkının korunmadan, usulsüz ve kamulaştırma işlemi yapılmadan gerçekleştirilen el atmalara karşı taşınmaz sahiplerinin başvurduğu önemli bir hukuki yoldur. Ancak, el atmanın iki farklı biçimi söz konusudur: fiili el atma ve hukuki el atma. Her iki durumda da taşınmaz sahibi haklarını savunmak için yasal yollara başvurabilir.



kamulaştırmasız el atma davası


1. Kamulaştırmasız El Atma Davası Nedir?

Kamulaştırma işlemi, devletin kamu yararı gözetilerek özel mülkiyeti zorunlu olarak eline geçirmesi ve karşılığında bedel ödemesi esasına dayanır. Ancak, kamulaştırma sürecine uyulmaksızın gerçekleştirilen el atmalar, mülkiyet hakkını ihlal eder. İşte bu noktada "kamulaştırmasız el atma davası" devreye girer. Taşınmaz sahibi, el koyma işleminin usulsüz olduğunu tespit ettiğinde, maddi ve manevi zararlarının giderilmesi ya da mülkün iadesi için dava açma hakkına sahiptir.


2. Fiili El Atma ve Hukuki El Atma: Temel Farklar

El atma kavramı, uygulanma biçimine göre ikiye ayrılır:


Fiili El Atma

  • Tanım: Fiili el atma, devletin veya kamu kurumunun, mülkiyetin fiziksel kontrolünü ele geçirmesi, mülke doğrudan müdahale ederek taşınmazın kullanımını engellemesidir. Bu durumda, müdahale somut, fiziksel müdahale şeklinde gerçekleşir.

  • Özellikleri:

    • Taşınmaz üzerinde fiziksel kontrol ve kullanım hakkının devlete veya kamu kurumuna geçmesi.

    • Herhangi bir kamulaştırma prosedürünün uygulanmaması.

    • Genellikle ani müdahale ve mülk sahibinin rızası olmaksızın gerçekleşir.

  • Örnek Durumlar:

    • Belediyelerin, belediye hizmetleri kapsamında plansız müdahale sonucu mülkiyete el koyması.

    • Devlet kurumlarının, acil kamu hizmeti gerekçesiyle taşınmazı fiilen işgal etmesi.


Hukuki El Atma

  • Tanım: Hukuki el atma, devletin veya kamu kurumunun, mevcut yasal düzenlemeleri veya usulsüz uygulamaları temel alarak, taşınmazın kullanım haklarını kısıtlamasıdır. Bu durumda el atma işlemi, görünüşte hukuki dayanaklara sahip olsa da, kamulaştırma işlemi kapsamında öngörülen tazminat ve prosedürler yerine getirilmez.

  • Özellikleri:

    • İşlemin yasal zeminde yapılmış gibi gösterilmesi, ancak usul ve esaslara uygun olmaması.

    • Taşınmaz sahibinin bilgisi ve onayı dışında, el atmanın “hukuki” olarak gerçekleştirilmesi.

    • Genellikle idari karar ya da işlem yoluyla mülkiyet hakkının kısıtlanması söz konusudur.

  • Örnek Durumlar:

    • İdari düzenlemeler veya yetersiz yapılan bildirimler sonucunda taşınmazın hukuken el atılması.

    • Yasal prosedür eksiklikleri bulunan durumlarda, el atma işleminin gerçekleştirilmesi.


3. Kamulaştırmasız El Atma Davası Süreci


Kamulaştırmasız el atma davası açılmadan önce, taşınmaz sahibi şu adımları izlemelidir:


  1. Olayın Belirlenmesi ve Belgelenmesi:

    • Fiili ya da hukuki el atma örneğinin varlığı tespit edilmeli, müdahalenin tarihi, usulü ve kapsamı detaylı biçimde belgeye dökülmelidir.

    • Fotoğraf, tanık ifadeleri ve resmi belgeler (örneğin, müdahale bildirimi) toplanmalıdır.


  2. İdari Başvuru ve Çözüm Arayışı:

    • Öncelikle, el atma işlemine ilişkin idari makama başvurarak, açıklama ve düzeltme talep edilmelidir.

    • Bu başvuru sonucunda herhangi bir çözüm sağlanamazsa, yasal yola başvurulması gerekmektedir.


  3. Dava Açılması:

    • Taşınmaz sahibi, Asliye Hukuk Mahkemesi’nde kamulaştırmasız el atma davası açar.

    • Davada, fiili veya hukuki el atmanın neden usulsüz olduğu, taşınmazın değeri ve uğranılan zararlar detaylandırılır.


  4. Keşif ve Bilirkişi İncelemesi:

    • Mahkeme, taşınmazın mevcut durumunu, değerini ve el atmanın etkilerini belirlemek amacıyla bilirkişi raporu alınmasını sağlayabilir.

    • Bu rapor, hem fiili müdahale hem de hukuki işlemlerin eksikliklerini ortaya koymada önemli rol oynar.


  5. Mahkeme Kararı ve Sonuç:

    • Mahkemenin vereceği karar neticesinde, taşınmazın iadesi veya tazminat ödenmesine karar verilebilir.

    • Kararın kesinleşmesinin ardından, icra yoluyla kararın uygulanması sağlanır.


4. Fiili ve Hukuki El Atmaya Karşı Savunma Stratejileri

Her iki el atma türüne karşı savunma stratejileri farklılık gösterebilir:

  • Fiili El Atmada:

    • Hızlı müdahale gereklidir. Taşınmazın fiilen işgal edildiği durumlarda, olayın belgelendirilmesi ve müdahale anında alınan kanıtlar davanın seyrinde belirleyici olabilir.

  • Hukuki El Atmada:

    • İdari işlemlerin usulsüzlüğü ve eksiklikleri üzerine detaylı inceleme yapmak gerekir.

    • Kararın hukuki dayanağı, yapılan bildirimler ve işlemlerin usulüne uygunluğu sorgulanır.


  1. EMSAL YARGITAY KARARLARI


Fiili el atma sebebiyle gayrimenkulün sahibi müdahalenin men'inin talep edebileceği gibi ilgili taşınmaz bedelini de tazminat istemi olarak talep edebilecektir. (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu 1956/1 E., 1956/6 K. sayılı ilamı)


"Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine münhasıran gayrimenkulüne vaki müdahalenin meni veya yine münhasıran gayrimenkulünün bedelinin tahsili hakkında dava ikame edebileceğinin teemmül edilmesi mümkün olduğu gibi, bu iki hal şekli arasında, mutavassıt bir hal şekli olarak, malikin halin icaplarına göre, bu iki yoldan herhangi birini tercih ederek dilerse meni müdahale, dilerse bedel davası açmak hakkına sahip olabileceğinin de düşünülmesi mümkündür.



Medeni Kanunun 643 üncü maddesi gayrimenkulün mülkiyetinin sicil kaydının terkini veya gayrimenkulün tamamiyle ziyaı halinde zail olacağı hükmünü koymuş, amme menfaati için yapılan istimlakte mülkiyetin ne vakit zail olacağının da bu husustaki kanunla tayin edileceğini kabul eylemiştir.



Halen mer'i olan muhtelif istimlak kanunları, Teşkilatı Esasiye Kanununun yetmiş dördüncü maddesi hükmü ile hem ahenk olarak, istimlak halinde, mülkiyet hakkının usulü dairesinde salahiyetli merciince ittihaz edilecek istimlak kararı ve bundan sonra da gayrimenkule takdir olunacak bedelin gayrimenkul malikinin emrine amade kılınması anında zeval bulacağını kabul etmiştir. Binaenaleyh, usulü dairesinde verilmiş bir istimlak kararı olmadan ve bedeli ödenmeden gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın mezkur gayrimenkul üzerindeki mülkiyet hakkı, bu fiili durum dolayısiyle, hiçbir suretle zeval bulmaz. Bu itibarla da gayrimenkulü yola kalbedilen malik adına tapu sicillinde mevcut olan kaydın Medeni Kanun'un 912 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince sicilden çıkarılmasına imkan yoktur. Ancak usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edildikten ve istimlak bedeli malikin emrine amade kılındıktan sonradır ki, malikin muvafakatiyle, imtinaı halinde de mahkeme kararı ile bir gayrimenkulün sicil kaydı terkin olunabilir.



Mülkiyet hakkı baki kalan gayrimenkul malikinin, bu hakkına dayanarak, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine her zaman meni müdahale davası açmak hakkına sahip olacağı tabiidir. Ancak yola kalbedilme neticesi eskisi gibi istifade edilebilmekten çıkan, vasfı değişen gayrimenkulün malikinin, bu hakkını kullanacak yerde, meni müdahale davası sonunda istihsal edeceği meni müdahale kararının infazındaki gerçekliği düşünerek, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrini kendiliğinden kabul ederek gayrimenkulünün bedelinin tahsilini dava edebilmesi imkanını bertaraf eden bir hüküm de mevzuatımızda mevcut değildir. Gayrimenkul malikini bu şekilde bir bedel davası açabilmek imkanından mahrum etmek için bir zaruret de yoktur.



İşte gayrimenkulü istimlak edilmeksizin Devlet veya diğer bir amme hükmi şahsiyeti tarafından yola kalbedilen şahsın mülkiyet hakkı baki kaldığı cihetle her zaman dava açarak gayrimenkulüne bu suretle vaki müdahalenin menini isteyebileceği, ancak dilerse bu yola başvurmayıp, mülkiyet hakkının gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyetine devrine razı olarak gayrimenkulünün bedelini dava edebilmesinin de mümkün olduğu yolundaki mutavassıt hal şekli ittifakla kabul edilmiş, malikin münhasıran meni müdahale veya yine münhasıran bedel davası açabileceği yolundaki hal tarzları iltifata şayan bulunmamıştır.



Böylece gayrimenkul malikinin, esas itibariyle, gayrimenkulünü istimlak kararı olmadan yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmaya hakkı olmakla beraber, dilerse bu yola başvurmayarak bedel davası da açabileceği kabul edildikten sonra istenilebilecek bedelin gayrimenkulün fiilen yola kalbedildiği tarihteki bedeli mi, yoksa davanın ikamesi tarihindeki bedeli mi olması lazım geldiğine mütedair içtihat ihtilafının tetkik ve halline geçilmiştir.



Yukarıda ve müzakereye mevzu teşkil eden ilamlardan Hukuk Heyeti Umumiyesinin 17.11.1954 tarih ve 4-216/183 sayılı ilamında da tebarüz ettirildiği veçhile, usulüne tevfikan istimlak edilmeden yola kalbedilen gayrimenkul malikinin mülkiyet hakkı zeval bulmayıp devam ettiğine ve malik de üzerindeki mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine muvafakat ettiği gayrimenkulünün bedelini istediğine göre bu bedelin gayrimenkulünün mülkiyetinin amme hükmi şahsiyetine devrine muvafakat ettiği tarih olan dava tarihindeki bedel olması lazım geldiğinde de reylerin birleştiği görülmüştür."




Daha önce müdahalenin men'i davası açılmış olması tazminat davası açılmasına engel değildir. Fakat müdahalenin men'i davası ile tazminat davası aynı anda açılamaz. (Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 2014/22918 E., 2015/4130 K.)


"Dava konusu taşınmazın 17432 m²’lik bölümüne el atılması üzerine yapılan ifraz sonucu oluşan 8865 ve 8866 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin davacılar tarafından cami dernekleri ve davalı belediye aleyhine el atmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil istemli olarak davalar açıldığı ve davalı belediye yönünden açılan davanın reddine, cami dernekleri yönünden kabulüne karar verildiği, dolayısıyla davalı belediyenin el atmadığının kesinleştiği gerekçesiyle bu parseller hakkında açılan davanın da reddine karar verilmiş ise de;


El atma temadi eden bir eylem olması sebebiyle, daha önce el atmanın önlenmesi davası açıp taşınmaza müdahalenin men'i kararı alan maliklerin, sonradan bu eylemli duruma razı olduklarını belirterek kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davası açmaları pekala mümkündür. Ya da el atmanın önlenmesi istemli olarak açtıkları davayı ıslah ederek tazminat davasına dönüştürebileceklerdir. Ancak, kamulaştırmasız el atma nedeniyle hem el atmanın önlenmesi, hem de tazminat davası aynı anda açılamaz.


... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2012/530 Esas - 2013/385 Karar sayılı dosyasında 8865 parsel sayılı taşınmaz hakkında açılan el atmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil istemli olarak açılan dava kesinleştiğinden bu parsel yönünden, bu eylemli duruma rıza gösteren davacıların tazminat istemli olarak dava açmaları doğrudur.


Bu itibarla; ... Asliye Hukuk Mahkemesi 2010/1561 Esas sayılı dosyasında ise; 8866 parsel yönünden müdahalenin men'i, kal ve ecrimisil istemli olarak dava açıldığı ve yargılama sırasında yerel mahkemece bu dosya getirtilerek incelenmiş ve derdest olduğu ancak, davacılar tarafından sunulan temyiz dilekçesinde bu dosya ile ilgili 19.06.2014 tarihinde karar verildiği belirtilmiş olduğundan mahkemece ilgili dava dosyası getirtilerek kararın kesinleşip kesinleşmediği araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, doğru olmadığı gibi,


İmar planında konut, yol, ilkokul ve dini tesis alanı olarak ayrılan taşınmazlara yol ve dini tesis alanları yapılmak suretiyle el atmaya başlanıldığı gözetilerek, proje bütünlüğü gereği taşınmazların tabi olduğu imar paftaları getirtileek imar planında yol ve dini tesis alanlarında kalan bölümleri fen bilirkişisi raporu ile tespit ettirilip dini tesis alanlarının oluşmasında konum ve el atılan kısmın büyüklüğüne göre, belediyelerin sorumlu olduğu nazara alınarak 30.04.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6360 sayılı yasa ile 5216 sayılı Kanunun 7. maddesinin 1. fıkrasının (n) bendi ile, aynı maddenin 3. fıkrasının (d) bendinde yapılan değişiklikler uyarınca sorumlu idare/idareler belirlenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,"



Kamulaştırmasız el atma sebebiyle tazminat davası açılması ile birlikte geçmiş dönem için ecri misil de talep edilebilecektir. (Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2014/14458 E., 2014/16272 K. sayılı ilamı)


"Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, davacı tarafından 05/03/2008 tarihinde davalı S.. İ..ne karşı dava konusu 39 parsel sayılı taşınmazın bir kısmının davalı kurumun kamulaştırma yapmaksızın ilk öğretim okulu olarak kullandığından bahisle açılan tazminat davası sonucunda, Baykan Asliye Hukuk Mahkemesinin 30/12/2008 tarih 2008/13 esas 2008/65 karar sayılı kararı ile davalı idare tarafından müdahale edilen 693,24 m²'lik kısım için 13.875,20 TL. kamulaştırmasız el atma bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı İdareden alınarak davacıya verilmesine; dava konusu 39 parsel sayılı taşınmazın 693,24 m²'lik kısmının davacı adına olan tapu kaydının iptali ile idare adına tesciline karar verildiği, kararın 26/05/2009 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 09.01.2012 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.


Hemen belirtilmelidir ki, kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davalarında, dava tarihine göre belirlenen taşınmaz bedelinin tahsiline ve bu tarih itibariyle faize hükmedildiğinden; mal sahibinin kamulaştırmasız el atmaya dayalı tazminat davası ile birlikte veya ayrıca, kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat dava tarihinden geriye doğru olan süre için ecrimisil davası açabileceği kuşkusuzdur."


6. Sonuç

Kamulaştırmasız el atma davası, taşınmaz sahiplerinin mülkiyet haklarını korumak için başvurdukları hayati bir yasal yoldur. Fiili el atma ile hukuki el atma arasında bulunan farkların doğru tespit edilmesi, doğru savunma stratejilerinin geliştirilmesi açısından büyük önem taşır. Hem fiili müdahalelerde hem de usulsüz idari işlemlerde, taşınmaz sahibi belgeler, tanık ifadeleri ve bilirkişi raporları ile haklarını savunmalı; gerekirse uzman bir avukat desteği almalıdır.


Kamulaştırmasız El Atma Davası konusu, güncel uygulamalar ve yargı kararları çerçevesinde sürekli gelişim göstermekte olup, benzer durumlarla karşılaşan mülk sahiplerinin, hukuki süreci yakından takip etmeleri önem arz etmektedir.

 
 
 

留言


bottom of page